9 Kasım 2012 Cuma

Suskunluğumun sözü var...


Suskunluğumla konuşarım en çok ben...Anlayana da, anlamayana da çoğu zaman suskunluğumla konuşarım. Bazıları “susdurduk” gibi düşüner suskunluğumu, bazıları “demek istediği bir şeyler var..ama ne?” gibi algılar.
Ben suskunluğumla nefret ederim, severim, sinirlenirim, ağlarım, gülerim, üzülürüm, acırım çoğu zaman. Hatta bir az abartsam suskunluğumla küfür ederim bazen.
“Suskunluk çogu şey anlatır anlayana” derler ya.. Benim için fark etmez önümdeki anlayan mı, anlamayan mı. Ben susarsam susarım ve suskunluğumun altında ne işaretler yatırırım onu bir Yüce Allah bilir, bir ben. Konuştuklarımdan korkanlara acırım, hatta severim onları. “Şimdi ben ne konuşdum ki, bunlar böyle korkdular?” da düşünmüyor değilim. Ama sükunetimin sesini duysalardı onlar... Konuştuklarımdan çok susduklarıma dikkat etselerdi...daha çoğu şeyi anlarlardı.
Ben suskunluğumda acı gizlerim, sevinç gizlerim, göz yaşı gizlerim, hasret gizlerim.. Az bir kısmını duyan olsa suskunluğumun “bu sakladıklarının yükünü nasıl taşıya biliyorsun?” sorusunu sorar bana ...kesin eminim...
Konuştuklarıma bakmayın siz.. Sustuklarıma bakın..Konuşurken akıllıca konuşub susarken saçmalıyorsam bile ...siz yine suskunluklarımın sesini dinleyin...orda benim söylemek istediklerim feryad ediyor...

P.S. Bu yazı Türkiyenin "Hür" gazetesi için yazılmış ve o gazetede yayınlanmıştır.
Siz bu yazıyı okuyan counter şanslı kişiden birisiniz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder