Hiç böyle bir
duruma düştünüzmü? Çok hasretle, çok sabırsızlıkla beklediğiniz,
gerçekleşeceğine kesin inandığınız şey olmuyor. Hayatla aranızda tüm bağlar
kopmuş gibi hiss ediyorsunuz kendinizi. Nereye baksanız, ne etseniz yine o gerçekleşmeme
acısı gözlerinizin önünde. Geceler gözlerinizde yaş, sabahlar boğazınızda düğüm
sanki. Bir türlü yutkunamıyorsunuz, bir türlü geçmiyor acınız. Ve sanki hayat
bitmiş sizin için sanıyorsunuz.
Vaz geçmek
istiyorsunuz gerçekleşmemiş dileğiniz her neyse ondan. Aklınızdan,
düşüncenizden silmek istersiniz kesinlikle. Hiç bir izi kalmasın hafızanızda,
hatıranızda istersiniz. Lakin içinizde bir ses yaşlı gözlerle, masum
bakışlarla, çocukca bir sesle yavaşca “ben bitmedim..ben bitmedim...”
der...İşte, bakın UMUT denilen şey o.
Belki de
dünyaya geldiğimiz andan hiç bir zaman bizi terk etmeyen tek duygu UMUT.. En
dayanılmaz acılarda bile yanımızda olan, en uzun yollarda bile bizimle birer
addımlarla yürüyen UMUT.
Elimizi her
kes bıraksa bile o bırakmaz derim ben. Bir güzel hikaye okumuşdum. Şimdi bu
satırları yazarken aklıma geldi. Belki, çoğumuz o hikayeyi okumuşuz. Ama
aramızda okumayanlar varsa ben kısaca özet geçicem. Bakın, umudu ne güzel
anlatıyor:
“Bir odada
dört mum yanıyordu. Oda o kadar sakinmiş ki, mumların kendi aralarında ne
konuşdukları duyulurmuş.
Birinci mum :
“Ben Barışım” – demiş – “Ama kimse bana sürekli yanık kalıb, etrafa ışık
saçmama yardımçı olmuyor. Artık sönmek üzereyim”-der ve söner.
İkinci mum :
“Ben İnançım” – der – “Ne yazık ki, artık vaz geçilmez değilim. Onun için artık
yanıb durmamın bir anlamı yok..”- söyler ve ışığını söndürüverir.
Üçüncü mum:
“Ben Sevgiyim” – söyler sakin bir sesle – “Ama artık insanlar beni unutmuş,
değerimi hiç anlamıyorlar..yanacak gücüm kalmadı” – der ve karanlığa gömülür.
O sırada
odaya bir çocuk gelir ve mumların söndüğünü görür, ağlar: “Neden söndünüz?”
diye.
Ve ansızın...yumuşak
ve yatıştırıcı sesiyle dördüncü mum konuşur : “Ben UMUDUM”- der – “Korkma, ben
etrafıma ışık saldığım sürece diğerleri yeniden yanarlar ve aydınlatamaya devam
ederler”
Gözleri
sevinçden parlayan çocuk UMUT mumuyla diger mumları da yakar.
Ne güzel
hikaye.. değilmi? Tam yazımı bitiricekdim ki, aklıma kalemi güçlü yazar,
değerli üstad Ömer Köroğlunun bir cümlesi geldi aklıma : “Başka umudun yoksa,
her kesin “olmaz” dediği o umuda bile sımsıkı sarılırsın..”
Umutlarınızın
hiç tükenmemesi dileğimle yine Ömer Köroğlu deyimiyle : “İki kere hoşçakalın..”
J
P.S. Bu yazı
Türkiyenin Hür Gazetesi için yazılmış ve ilk defa orda yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder