16 Aralık 2012 Pazar

Bırak ulusunlar..




Bazen uykudan dik atılırsın. Kararlısın. Artık hedefine yetişeceksin. Vazgeçmeyi bile düşünmüyceksin demiyorum, hatta bu kelimenin “v” harfini bile aklına getirmiyceksin. Ve hedefde gördüğün neyse o senin olmalı. Çok büyük bir cesaret ve büyük bir inadla yola koyulursun. Dünyadakı en güçlü insan sensinmiş gibi hedefindeki tüm engelleri aşmaya yeminlisin. Ve gerçekten de öylesin. Belki kulaklarını çevrene kaparsan, dogrusunu desem bilerek olumsuz konuşanlara kaparsan gerçekten de diger tüm engelleri aşacaksın da demiyorum, bir kalemde silib geçiceksin.

Ama ne yazık ki, bir hedefe giden yolda tüm engelleri aşmaya tam karar verdiğimizde bu engeller listesine “etrafımızdakı olumsuz konuşan insanlar” kelimesini yazmıyoruz. Ya unutuyoruz, ya farkında olmuyoruz. Sonuçta işte yazmıyoruz. Ve  hedefimize giden yoldan bizi alıkoya bilmeyi beceren en büyük engelin de işte onlar olduğunu hiç aklımıza getirmeyiz..
Bir tek bir olumsuz kelime aştığımız en zor engeli bile göze almayıb yorğun düşmemize neden ola bilir.
Bazen bu olumsuz konuşmalar sırf planlı şekilde yapılıyor. Sizin illa da o hedefden geri çekilmeniz için degil, sadece o hedefden geri çekilirken hayattakı tüm işlerde başarısız olduğunuza beyninizin tam olarak inanması için. Ve eger beyin bir işe başlarken başarısız olduğunu düşünürse ne kadar çaba harcarsanız harcayın sonuç kocaman bir sıfır.
Bir işe başlarken “hedefdeyim!” kelimesini söylediyseniz engelleri aşma yolunda engel listesine ben derim ki, ilk “olumsuz kelimelere kulaklarım kapalı” kelimesini yazın. Ve bunu gerçekten becerirseniz ilk en büyük ve zor olan engelinizi aşmışsınız demekdir.
Unutmayın, hedefinize doğru giderken olumsuz insanların kelimelerini duymak, onlara cevap vermek, neyi niye yapdığınıza açıklama getirmek zorunda degilsiniz. Ne güzel demiş Benjamin Jowet: “Asla geri çekilme ve asla açıklama getirme. İşini yap ve bırak ulusunlar.”

Siz bu yazıyı okuyan counter şanslı kişiden birisiniz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder