Bazen uykudan
dik atılırsın. Kararlısın. Artık hedefine yetişeceksin. Vazgeçmeyi bile
düşünmüyceksin demiyorum, hatta bu kelimenin “v” harfini bile aklına
getirmiyceksin. Ve hedefde gördüğün neyse o senin olmalı. Çok büyük bir cesaret
ve büyük bir inadla yola koyulursun. Dünyadakı en güçlü insan sensinmiş gibi
hedefindeki tüm engelleri aşmaya yeminlisin. Ve gerçekten de öylesin. Belki
kulaklarını çevrene kaparsan, dogrusunu desem bilerek olumsuz konuşanlara
kaparsan gerçekten de diger tüm engelleri aşacaksın da demiyorum, bir kalemde
silib geçiceksin.
Ama ne yazık ki, bir hedefe giden yolda tüm engelleri aşmaya tam karar verdiğimizde bu engeller listesine “etrafımızdakı olumsuz konuşan insanlar” kelimesini yazmıyoruz. Ya unutuyoruz, ya farkında olmuyoruz. Sonuçta işte yazmıyoruz. Ve hedefimize giden yoldan bizi alıkoya bilmeyi beceren en büyük engelin de işte onlar olduğunu hiç aklımıza getirmeyiz..
Bir tek bir
olumsuz kelime aştığımız en zor engeli bile göze almayıb yorğun düşmemize neden
ola bilir.
Bazen bu
olumsuz konuşmalar sırf planlı şekilde yapılıyor. Sizin illa da o hedefden geri
çekilmeniz için degil, sadece o hedefden geri çekilirken hayattakı tüm işlerde
başarısız olduğunuza beyninizin tam olarak inanması için. Ve eger beyin bir işe
başlarken başarısız olduğunu düşünürse ne kadar çaba harcarsanız harcayın sonuç
kocaman bir sıfır.
Bir işe
başlarken “hedefdeyim!” kelimesini söylediyseniz engelleri aşma yolunda engel
listesine ben derim ki, ilk “olumsuz kelimelere kulaklarım kapalı” kelimesini
yazın. Ve bunu gerçekten becerirseniz ilk en büyük ve zor olan engelinizi
aşmışsınız demekdir.
Unutmayın,
hedefinize doğru giderken olumsuz insanların kelimelerini duymak, onlara cevap
vermek, neyi niye yapdığınıza açıklama getirmek zorunda degilsiniz. Ne güzel
demiş Benjamin Jowet: “Asla geri çekilme ve asla açıklama getirme. İşini yap ve bırak
ulusunlar.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder