İşten
dönüyordum. Hep geçdiğim sokakdan geçerken sırtında çanta okuldan gelen bir
çocugun bir köpek yavrusunu taşladığını gördüm. Çocuk taşı ona attıkca yavru
köpek canının acıdığını belirten sesler çıkarıyordur. Çocukda sanki
karşısındaki büyük bir düşman gibi sürekli taşlıyordu. Ardından yetişib
sırtından tutub kendime taraf çevirdim
çocuğu. Gözlerime bakıyordu. “Noldu, abla?” diye sordu. “Niye taşlıyorsun onu?”
diye sordum. Gülümseyerek “Eğlence yapıyorum” dedi. “Öyle eğlenmek mi olur? Sana
kim öğretti o eğlenceyi? Nerde öğrettiler?” diye sordum. “Sokağımızdaki köpek
küçük kardeşimi ısırmışdı. Babam bize nerde köpek görseniz taşlayın-dedi” diye
cevap verdi çocuk. “Ciddimisin sen?” dedim. “Evet, abla” söyleyerek gözlerini
yere dikti. “İsmin ne senin?” sordum. “Aydın” söyledi. “Bak, Aydın, dedim,
baban o ankı haliyle sinirinden bunu size söylemiş ola bilir, bundan kesin
eminim. Sakın ha sakın köpekleri ve hatta hiç bir hayvanı taşlamak, onlara
eziyet etmek olmaz. Ayrıca bu yavruya baksana. Küçücük ve zayıf. Seninle işi
bile yok. Sen onu taşlamakla ona eziyet ediyorsun, onun canını acıtıyorsun ve
bu büyük günah. Biliyormusun, günah ne demek?”dedim. “Evet.. biliyorum.. günah
işlersem Allah beni hiç aff etmez” dedi o masum gözleriyle yüzüme bakarak.
“Afferin” söyleyib başını okşadım. “Şimdi sakince evine git ve hiç bir zaman
hiç bir hayvana eziyet etme. Ayrıca köpekleri taşlama. Sadece kendini koru
onlardan. Bunun da başka , daha iyi yolları var. Mesela, ısıran köpek olduğunu
zann edersen yolunu değişme gibi ve ya sokakta bir büyük varsa ondan yardım
isteme gibi. Tamam mı?”. “Tamam, ablam”. “Hadi güle güle” dedim. Minicik
parmaklarıyla el salladı bana gülerek ve az önce taşladığı köpek yavrusuna
pişmanlık dolu bakışlarla bakarak gitti. Yol boyu düşünerek geliyordum. Suç o
çocukdamı? Değil. Suç sinirinden ne söylediğinin farkına varmayan babada.
Çocukların beyninin beyaz ve ter temiz bir kağıt olduğunu ve ne söylenirse
hemen hafızalarına kayıt yapdığını unutan o insanda. “Nerde köpek görsen taşla”
diye çocuğuna “öğüt” veren o insanda.
Hayvanlara
işgence yapan insanlara çok rastladım. İster hayatta, ister izlediğim
videolarda, okuduğum yazılarda.
Facebookda
bir foto görmüşdüm. Gözleri yaşlı küçücük bir kedinin dilinden böyle yazıyordu
: “Hey..insanoğlu.. gözlerime bak.. Babamı tekmeleyerek öldürdünüz. Anneme
arabayla çarptınız öldü. Kardeşlerim açlıktan öldü. Ben daha çok küçüğüm.
Söylesenize..Sonumuz ne olacak?”. O fotoyu gördüğümde günlerce nereye baksam
gözüm önündeydi o yazılar.
Bu gün bu
satırları yazdığım anda bile dünyanın bir yerinde birileri hayvanlara zalimce
davranmaya devam ediyor ve kesin eminim ki, bundan müthiş zevk alıyor.
Birisine çok
sinir olduğumuzda sabrımızın taşdığı o anda bazen dilimize hakim olmadan onun
canını acıtmak için “hayvan” deriz, ya da “eşek, köpek, domuz” gibi hayvan
isimlerinden birini. Ve söylediğimizde de amacımız o insanın hayvan gibi nasıl
desem iğrenç, amansız ne bileyim aşşağılık olduğuna işaret etmemiz oluyor. Ama
aslına bakarsak bu gün hayvanlar insan olarak doğanlardan ve insan adı altında
yaşayanlardan daha İNSAN. Şimdi sadece arama motorundan “Hayvanlara işgence”
yazın. Önünüze çıkan o yazıyı okuyun, o videoyu izleyin, o resime bakın.
İşgence eden “insana” ve işgence olunan “hayvana”. Sizce.... HANGİSİ HAYVAN???
P.S. Türkiyenin "Hür" gazetesi için yazılmış ve orda yayınlanmışdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder