19 Ocak 2013 Cumartesi

Azerbaycanda karanfiller ağlar..


Azerbaycanda karanfil bir başka önemli her kes için. Karanfil bir zamanlar aşkın, sevginin sembölü olmuş okuduğum bilgilere göre. Özel ve mutluluk dolu günlerde karanfiller hediye edilirmiş. Ama bir gün gelmiş ki, doğduğum başı belalı bu yurdumda, Vatanımda – Azerbaycanda tüm karanfiller bir gece ağlamış... ve o günden 23 sene ötmesine rağmen bu güne kadar karanfiller Azerbaycanda hep ağlar..
Karanfilin Azerbaycan tarihine ağlayarak girdiği bir gece vardır ve o gecenin ismini hep “Karanfillerin ağladığı gece” gibi düşünürüm ben. Karanfillerin hüzün çiçeği olduğu o soğuk 20 ocak gününde sovyet kremli gücünü en son defa bağımsızlık kavgası veren Azerbaycanın üzerinde denemeye çalıştı, yüzlerle insan barbarcasına katletti ve daha yüzlercesini yaraladı.
Şimdi sorarsanız kimlerin eliyle, nasıl, niçin bu katliam oldu? –SSCB-nin son lideri, ermenilerin en büyük destekçilerinden olan Mihail Gorbaçov, zamanın Sovyet Savunma bakanı Yevgeniy Primakov, KGB-nin başı Kruçkov tam olarak bu katliamın yerine getirilmesi emrini veren şahıslardı. Ve Gorbaçovun bu kararı almasında tabi ki, etrafındakı çok sevdiği ermeni milliyetçilerinin etkisi olmuşdu.
Rus ordusunun Baküye girmesinin tam olarak iki nedeni vardı : İlki komünist rejimin dağılma sürecine girmesiydi, Kremlin Sovyetler birliğinde rus kamuoyunun dikkatini başka yönlere çekmek istiyordu. Ve bu nedenle de önce Afganistana girdiler. Orada istediklerini elde edemediklerinden arkasından bağımsızlık istediklerini dile getiren Baltik cumhuriyyetlerine gözdağı vermeyi amaç etdiler. Ayrıca Azerbaycan halkının özgürlük mücadelesinin hızla diger Türk halklarına da sıçrayacağı korkusu sarmıştı dört bir yanlarını. İkinci nedense General Yazovun ifadesine göre, günden güne halkın desteğini alarak güçlenen ve 70 yıllık komünizm propağandasına rağmen Azerbaycandaki milli şüur isteğini yok etmekti. Ancak Azerbaycan halkı bir taraftan Sovyet imparatorluğuna karşı özgürlük mücadelesini veriyor, diğer tarafdan menfur ermeni saldırılarına karşı direniyordu.
Ve ayrıca diger tarafdan da o dönemde Azerbaycanlılarla ermenilerin yaşadığı her yerde ermeniler Azerbaycanlılara saldırırlardı. Buna misilleme olarak (eski Azerbaycan topraklarında) Ermenistanda yaşayan yüzlerle Azerbaycan Türkü Azerbaycana kovulmuşdu, tepki gösteren, yurdlarından çıkmayanlara ise zorlama yapılıyor, evleri yakılıyor, görünmemiş şiddet uygulanıyordu.
Ve 20 Ocakda milletimin sabr bardağının taşdığı gün oldu... O gün aynı zamanda Sovyet ordusu tarafında hayalimizde canlandırsak bile aniden bitirmeye çalışacağımız bir vahşetin hayata geçmiş haliydi... O gün akıtılan kanları yazmaya hiç bir kalemin gücü yetmez sanırım.
Ülkemize karşı toprak iddialarını süren Ermenistanın saldırgan hareketlerinden ve SSCB yönteminin onları desteklemesinden öfkelenerek bu duruma itirazını bildirmek için “Azadlıq Meydanı” denilen meydana toplanan eli yalın, günahsız ve silahsız halka karşı Sovyet ordusunun savaş birliklerini yürütmesi o gece tarihin bile göz yaşı dökdüğü faciaya neden oldu.
Saldırı sonucunda Baküde 137 sivil öldürülmüş, 700den fazla kişi yaralanmış, 800 kişi yasadışı haps edilmiştir. Öldürülenler arasında 5 milletin temsilçisi, 20den fazla kadın ve çocuk bulunmaktaydı.
Ve o katlimdan bir gün sonra Azerbaycanın her bir tarafı özellikle de Bakü karanfillere büründü... Milletim şehitlerini son menzile uğurlamak için yaşlı, çocuk, kadın demeden sokaklara çıkdı. Ve Azerbaycan o gün tam olarak ağlayan karanfile benziyordu..Her tarafda göz yaşı, mezara yola salınan şehitler ve karanfiller.. O zamandan bu güne kadar karanfil “Matem çiçeği” sayılır. Hiç kimse hiç kimseye karanfil hediye etmez.. Ve o günden bu güne Azerbaycanda karanfiller hep ağlar...

P.S. Bu yazı Türkiyenin Hür Gazetesi için yazılmış ve orda yayınlanmıştır. Haklarımıza saygı.



Siz bu yazıyı okuyan counter şanslı kişiden birisiniz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder